bilgi-dünyam
  FIK4
 

 Adamın biri yaklaşan seçimlerde milletvekilliğine aday olmak için bir partiye başvurur.Partiden gelen yazıda kendisini daha iyi tanıyabilmek için partinin başkanının evine yemeğe geleceği bildirilir.Adam hemen hazırlıklara başlar.Evdeki papağanınada tembihlemeyi ihmal etmez, akşama partinin genel başkanı misafirim bizim partiyi biraz öv der.
Neyse akşam yemeğe oturulur.Yemekler yenir söz siyasete gelir,işler yolundadır, lakin geveze papağan başlar rakip partiden övgü ile söz etmeye sizin parti dandik falanca parti iyi sizden daha iyi falan. Bakar ki genel başkan adamın papağanı rakip partiyi övüyor kusura bakmayın der,papağanınız bile diğer partiyi övüyor onun için sizi aday gösteremeyiz der çıkar gider.Adam kızgınlığından yakalar papağanı doğru bahçedeki tavuk kümesine tavukların arasına atar. Sabah olur. Kümeste bir horoz olanca gücünle öter,kümesin kapısını açar ve sırayla bütün tavukları halleder, kümeste tavuk kaldımı diye eğilir içeri bakar,birde ne görsün tavuğa benzer kırmızılı yeşilli rengarenk bir şey kafasını uzatmış kendisine bakıyor,gel gel der geç bakalım sıraya,papağan şöyle bir silkinir,ulan horoz der biz buraya .............. gelmedik siyasetten geldik der......




Birgün bir amerikalı milletvekilini bir odaya almışlar ve sormuşlar:
- Karınmı yoksa devletin mi?
Amerikalı düşünmeden cevaplamış:
- "Devletim"
Ordakiler:
- O zaman al şu tabancayı git yan odadaki karını vur.
Adam sıkılmış terlemiş ve sonunda dayanamıyarak:
- Yapamayacağım demiş.
Daha sonra bir türk milletvekilini aynı odaya almışlar. Aynı soruyu sormuşlar:
- Karınmı yoksa milletin mi?.
Millet vekili hiç düşünmeden:
- Devletim.
- O zaman al şu tabancayı git yan odadaki karını vur.
Odadan önce bir silah sesi sonra bir cam sesi gelmiş.
Çıkınca sormuşlar:
- Ne oldu?
- Sizin verdiğiniz silah kurusıkı çıktı bende karıyı camdan aşağı attım.





Yıl 2050. AB Komisyonu Başkanı odasında otururken, yardımcısı içeriye heyecanla girer:

-Efendim, Türkiye tüm isteklerimizi yerine getirdi. Onları AB'ye alacak mıyız?

AB Başkanı:

-Yok canım, henüz olmaz. Git, duyur, Tüm Türkiye İngilizce konuşacak, Türkçe'yi yasaklıyorum.

-Efendim onu 5 sene önce yaptılar. Hatırlamıyor musunuz?

-O zaman söyle, kokoreç yasaklansın.

-Aman efendim, onu yemeyi 2005'te bıraktılar.

-Ya ne bileyim? Kınayı yasaklayın.

-Ooooo. Beyefendi.Onu çoktan bıraktılar.

AB Başkanı düşünüp taşınmış ve;

-DAĞITIN LAN AVRUPA BİRLİĞİ'Nİ...






5 Sterlin

2.Dünya savaşı esnasında İngiltere Başbakanı Churchill konuşma yapmak üzere bir taksiye binerek radyoya gitmektedir.
Radyo'ya gelince taksiyi durduran Churchill :
- Beni 20-30 dakika bekle tekrar döneceğim.
Taksici :
- Malesef efendim. Ben Başbakanı dinlemek üzere eve gideceğim.
Taksicinin bu duyarlılığından dolayı memnun olan Churchill taksiciye 5 sterlin bahşiş verir.
Karanlıkta Churchill'i tanımayan Taksi şöförü:
- ...... Churchill'i, emrinizdeyim efendim.




Aydın'ın köylerinden birinde köylüler her zamanki gibi oturmuş TV seyrediyorlarmış. O sırada TV'de Ecevit çıkmış. Mustafa abi onu görünce az ekmeğimi yemedi zamanında şimdi bi hal hatır sorduğu yok demiş.
Köylüler atma Mustafa abi demişler.
Mustafa abi de inanmıyorsanız gidelim size göstereyim demiş. Köylüler atlamışlar bir otobüse tutmuşlar Ankara'nın yolunu. TBMM'nin önünde beklerlerken Ecevit çıkmış dışarı Mustafa abiyi görünce hemen gelmiş yanına elini öpmeye kalkışmış. Nasılsın abicim kusura bakma işler yoğun sana gelemiyoruz demiş. Köylüler şaşırıp kalmışlar.
Sonra birgün yine kahvede TV seyrederlerken o zamanki cumhurbaşkanı Demirel çıkmış TV'ye Mustafa abi yine aynı şeyleri söylemiş. Köylüler Ecevit belki akrabasıdır bunu da tanıyacak değil herhalde diye yine tutmuşlar Ankara'nın yolunu. Yine Demirel Mustafa abi'yi görünce elini öpmeye kalkmış. Köylüler Mustafa abiye büyük saygı duymaya başlamışlar.
Derken birgün TV'ye dönemin ABD başkanı Clinton çıkmış. Herkes susmuş Mustafa abiye bakmış. Mustafa abi yine elimde büyüdü diye başlamış konuşmaya. Köylüler yuh artık o kadarda olamaz demişler.
Toplanıp borç harç ABD'ye gitmişler. Beyaz Sarayın önüne geldiklerinde korumalar sadece Mustafa abinin içeri girmesine izin vermişler. O da köylülere siz aşağıda bekleyin biz size balkondan el sallarız demiş. 10-15 dakika sonra balkonda iki kişi belirmiş. Köylüler suratları tam seçemiyorlarmış. O sırada oradan geçmekte olan Micheal jordan'a senin boyun uzun şu balkonda el sallayan kim bi bakıver demişler.
jordan bi süre bakmış sonra valla el sallayanı bilmiyorum ama yanındaki bizim Mustafa abi demiş.





Birgün Amerika devlet başkanı, İngiltere devlet başkanı ve bizim Ecevit şeytanın evine gitmişler. Amerika devlet başkanı şeytana sormuş:
-Biz ne zaman dünyanın en zengin devleti olucağız?
şeytan:
-1000 yıl sonra.
bu cevap üzerini Amerika devlet başkanı ağlamaya başlamış "Ben göremiycem" diye. Birde İngiltere devlet başkanı sormuş:
-Biz ne zaman dünyanın en büyük devleti olucağız?
şeytan:
-2000 yıl sonra.
bunun üzerine oda ağlamaYA BAŞLAMIŞ "ben göremiycem diye. Ecevit:
-Peki bizim ekonomik durumumuz ne zaman düzelcek?
bu kaez şeytan ağlamaya başlamış "ben göremiycem" diye.



İşsizdi, parasızdı, kalacak yeri, yiyecek ekmeği, iki satır muhabbet edebileceği bir arkadaşı da yoktu. Nerden geldiği bilinmez "Küçükistan Ceza Kanunu" diye bir kitap geçmişti eline bir gün onu okuyarak vakit geçiriyordu ki "Ülke başbakanına hakaret etmenin cezası altı ay" kitabı ve gözlerini kapattı.
"Hem bütün hırsımı ondan alırım, hem bütün gazeteler, televizyonlar benden söz eder meşhur olurum, hemde altı ay ekmek elden su gölden yiyecek, yatacak derdim olmadan çiçek gibi kışı geçiririm." diye düşündü.
Ertesi gün mitinge gitti, Küçükistan Başbakanı konuşurken milletin arasından fırlayıp bütün gücüyle bağırmaya başladı.
- İnbe başbakan, inbe başbakan ! Güvenlik kuvvetleri hemen müdahale edip yaka paça götürdüler. Ertesi gün mahkemeye çıktı, şahitler dinlendi, savunması alındı. Hakim kararı açıkladı.
- Sanığın suçu sabit görüldüğünden yirmi sene altı ay hapsine karar verilmiştir.
Birden gözleri karardı ayakta sendeledi, sonra kendini toparladı, ve haykırdı :
- İtiraz ediyorum hakim bey, Küçükistan Ceza Kanunu'nun şu maddesinin şu bendine göre başbakana hakaret sadece altı ay, bir yanlışlık var bu işte !
Hakim acıyan gözlerle adama baktı ;
- Haklısın oğlum, başbakana hakaret altı ay fakat devlet sırrını açığa vurmak yirmi sene. 


 
  Bugün 7 ziyaretçi (10 klik) kişi burdaydı!  
 
Arama.CC - Site Ekle, Link Ekle, Toplist, Url Ekle Eğitim Web Siteleri Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol